The Bosnjak Mutfak

Hepimizin farketmeden çok defa önünden geçtiği, varlığını bildiği ama ziyaret etme fırsatı bulamadığı mekanlar vardır. Her gün önünden geçtiğim The Boşnjak Mutfak da yakın zamana kadar benim için böyle bir yerdi. Yanında, karşısında ve arka sokağında bulunan Hünkar’dan, Çamlık Ocakbaşı, Günaydın Steakhouse, All Sports Cafe ve Galliard’a kadar uzanan hemen hemen tüm lezzet noktalarına defalarca gitmişliğim var.

3 yıl önce açıldığından bu yana hiç uğramadığım bu restauranta ise son 1 ay içerisinde 3 defa gittim. Ve işin doğrusu bu kadar uzun bir süre Boşnjak’ın güzel yemeklerinden mahrum kaldığım için üzüldüm.

Boşnjak, adından da anlaşılacağı üzere bir Boşnak lokantası. Boşnak yemeklerini modern bir konsept ve kendine özgü bir menüyle buluşturmuş bir mekan. Alıştığımız boşnak lokantaları daha çok İstanbul’da Pendik, Bursa’da Yıldırım gibi boşnak vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı yerlerdeki, uygun fiyatlı, halk tipi lokantalardan oluşur. Boşnjak ise lokasyon olarak Etiler’de alışılmış bir lezzeti nispeten yüksek bir fiyat yapısı ve farklı bir hedef kitleye yönelik olarak sunuyor. Sunmakla da kalmıyor; doğru işi yapmak noktasından, işi doğru yapmak noktasına hareketle, mekan farklı da olsa lezzet işini doğru yapabilmenin tüketici nezdinde bir karşılığı olduğunu gösteriyor.

Boşnjak’ın ikinci katında akşamları canlı performans eşliğinde boşnak müzikleri çalınıyor ve boşnak yemekleriyle birlikte içki servisi de yapılıyor.

Menüde yazan ürünlerin her zaman bulunmaması restaurantın temel eksikliklerinden biri. 3 ziyaretimde de menüdeki begova (paşa çorbası), sarajevska (saray çorbası), pilece supa (tavuk çorbası) ve işkembe çorbasına denk gelemedim. Benzer şekilde mantı ve kendi ürettikleri sosisi de ancak son ziyaretimde deneyebildim.

Başlangıçlar ve salatalar farklı lezzetler sunsa da ben de ikinci defa yeme isteği uyandırmadı. Bunların içerisinde sokayı (kaymaklı biberli turşusunu) bir kenara ayırmayalım.

Yediklerim içerisinde özellikle Boşnak köftesini çok başarılı bulduğumu söylemeliyim. Bu kalitede bir köfteyi her öğün yiyebilirim. Boşnjak’da 2 tür köfte bulunuyor: çevabi ve pleskavica. Çevabi bizdeki tekirdağ köftesine benziyor ve restaurantın kendine özgü pidesi arasında servis ediliyor. Porsiyon iştahlı biri için bile yeterli büyüklükte. Pleskavica ise tek parça, yuvarlak, irice bir hamburger köftesi büyüklüğünde hafif acılı bir köfte. Etin büyüklüğü ve pişirme tarzı nedeniyle içi hafif sulu kalmış olarak geliyor, bu da lezzeti arttırıyor. Her iki köfte de birbirinden lezzetli. Köftelerin yanında sunulan patlıcan ve kırmızı birberle yapılan ajvar farklı ve köftenin lezzetini bütünleyen güzellikte bir meze. Çevabide hem koyun hem de dana eti kullanılıyor. İçerisinde ekmek yok. Kıymadan yapılmasına karşılık, tadı bana et köfte kıvamına yakın geldi.

Pleskavica ise kuru et, dana kıyması ve ekmek içi kullanılanarak yapılan bir köfte. Pleskavica, hamburgerin içerisinde kullanılsa eminim tüm hamburgerler daha güzel olur.

Börekler için ayrı bir başlık açmak lazım, her biri ayrı birer sanat eseri çünkü. Börek düşkünlüğü olmayan bana bile her gittiğimde börek sipariş ettirdi. Boşnjak’da sadece tek bir tabak yemek yiyip çıkmak istiyorsanız ve bu konuda tavsiyemi sorarsanız; cevabım kesinlikle börek olurdu. Türkiye’de bir çok pastane, börek ve baklavacı da farklı çeşitte börek yedim, ama Boşnjak’da ki kalite ve lezzete yaklaşan olmadı diyebilirim. Daha iyisini bulmak için belki böreğin kaynağına, Bosna’ya gitmek gerekir.

Köfte ve börek dışında; Boşnjak’ta lokum, küşleme, kafes, tandır, gerdan, kendine özgü sucuk ve sosis çeşitleri de var. Boşnjak’ın hakkını teslim etmek gerekirse diğer et grupları da lezzet olarak oldukça güzel. Ama restaurantı daha sonraki yazılarımda yer vermeye düşündüğüm diğer steakhouse’lardan ayıran boyutta değil. Boşnjak’ın kendine özgü menüsünde yer alan spesiyalleri ise (briyan, kaçamak ve masonisa) denemedim. Bu da umarım buraya tekrar gitmem için bir vesile olur.

Yemek yanında sunulan organik yaban mersini suyu da (blueberry ice) oldukça farklı sağlıklı bir içecek alternatifi. İçeçek olarak o kadar hoşuma gitti ki, tüm ziyaretlerim de birer bardak içtim. Restaurantın geliştirmesi gereken yönlerinden biri de kısıtlı şarap menüsünün geniş seçimler sunamaması.

Her yemek genelde tatlıyla biter. Bu yazıyı da Boşnjak’ın tatlılarıyla kapatalım. Boşnjak’ta 3 farklı tatlı seçimi sunuluyor: Trileçe, Hacı Makule ve Palaçinka. Beni eski günlere götüren ve anılarımda kalmış, 1995 yılında Akhisar’ın Arabacı Bozköy muhtarının eşinin yaptığı kalburabastıyı anılarımın içerisinden çırakıp, bugüne getiren Hacı Makule tatlılardan ilk tercihim olur. Hacı Makule’yi daha önce başka bir yerde yemedim, ancak bu kadar güzel tatlının bilinirliğinin bu kadar az olması (veya benim bu tatlıyı duymamış olmam) beni şaşırttı.

Trileçe ve Palaçinka ise gerçekten çok güzel ve hafif tatlılar. Ama Hacı Makule’nin varlığı tatlı seçimi konusunda bu tatlıları şansız kılıyor. Tıpkı Usain Bolt varken, diğer iyi sprinterlerin ikinci planda kalması gibi.

Boşnjak hizmet ve mekan olarak da güzel bir yer. Soğuk günlerde restaurant’ın alt katında yemek yemek ancak palto ile oturarak mümkün olabiliyor.

Evden de bir defa sipariş verdiğim bu restaurant oldukça iyi sosyal medya profili ve web sitesine sahip. Buna ek olarak yemeksepeti.com kanalıyla başarılı bir şekilde hizmet sunuyor olması da yapılan işin ne kadar özenilerek sürdürüldüğünün güzel bir ispatı.

İçkisiz, kişi başı 75 TL – 100 TL arasında bir hesapla çıkabilirsiniz.

Önünden geçerseniz, fark edip içeri girmenizi öneririm.

Etiketler: doruk, özcan, bosnjak, mutfak ,

Yorumlar