HER ŞEY KÖTÜYE GİTTİĞİ İÇİN GEÇMİŞ GÜNLER GÜZEL Mİ KALIYOR?

Dünü ve bugünü kıyaslamak. Kendimizi başkalarıyla kıyaslamak. Başarıyı başarısızlıkla, güzeli çirkinle, birini bir başkasıyla, bir yeri diğeriyle kıyaslamak… Hayatlarımız kıyaslamalar üzerine kurulu.

Bu kıyaslamaları; anlık, günlük, senelik, 10 yıllık, yüzyıllık… dilediğiniz gibi yapabilirsiniz.

Bu yazıda biraz da içinde bulunduğumuz ortamdan hareketle kendi yaşamımdan, yaşanmışlıklarımdan bir kıyaslama yapmak istedim.

Çok değil bundan 35-40 yıl öncesi; o tarihlerde evimizde kömür sobası vardı. Kalorifere geçişimiz 1984 yılındaydı. Hafta sonları apartmanımızın kömürlüğünden odun ve kömür taşırdık. O dönemde merdaneli çamaşır makineleri vardı. Çamaşırı yıkama kısmı kolay, sıkma kısmı meşakkatliydi. Bizim apartmanda sınırlı sayıda dairede sabit telefon vardı. Komşular acil durumlarda birbirilerine telefon etmeye giderlerdi.. Televizyonlar tek kanal ve siyah beyazdı. Renkli televizyonu ilk yıllarında alabilenler şanslı azınlıktaydılar. O dönemde sınırlı sayıda aile araba sahibiydi.

“Eskiden erkek çalışır, kadın ev hanımı olur, tek maaş ile aileler geçinirdi. Bütün çocuklar mahalledeki en yakın okula, herkes hastalanınca en yakın devlet hastanesine giderdi”. ‘Eve doktor çağırma’ diye bir kavram vardı.

O günün varlıklı bir ailesinin; merdaneli çamaşır makineli, kaloriferli bir evi, renkli televizyonu ve sabit telefonu ile otomobili bulunuyordu. Çocukları ilkokuldan sonra hazırlık okuyarak,  özel okula devam ederdi. O dönemde tüm bunlara sahip olabilmek önemli bir ayrıcalıktı.

35-40 yıl içinde yaşam kalitemiz ve olanaklarımız hızla gelişti. Bugünün ortalama bir ailesi tek tuşla doğalgazla evini ısıtabiliyor. Çamaşır makinesi ve led televizyonu olmayan ev yok gibi. Artık 10 yaşında çocuklar cep telefonu sahibi. Cep telefonlarımızdan televizyon ve video izleyebiliyoruz. Her birimiz video çekebiliyoruz. Bugün satılan en düşük donanımlı araç, dünün en varlıklı insanlarının kullandığı araçlara kıyasla donanım, performans ve konfor olarak daha ileri bir noktada.

Kısaca; bugünün ortalama bir insanı, 35-40 yıl öncesiyle bir kıyaslama yaptığımızda o dönemin en zengin insanının sahip olduğunun çok ötesinde bir konfora ve yaşam kalitesine sahip. Bugün büyük kısmımız erişebildiklerimiz anlamında o dönemin Vehbi Koç’uyuz.

Ancak, 35-40 yıl öncesine göre kıyaslama kriterlerimiz değişmiş/farklılaşmış durumda.

Peki, düne kıyasla bugün daha mı mutluyuz?

Her alanda bu kadar ilerlemişken, geçmiş günler neden güzel kalıyor?

Şüphesiz bu soruya herkesin kendine göre bir cevabı vardır.

Farklı olan ne? Noktasından bakarsak; benim cevabım ‘gelecek kaygısı’ olur.

Hangi dönemde olursa olsun insanların gelecek kaygıları hep var oldu. Bu kaygı kendimizden çok çocuklarımız için oldu. Ama bugünü dünden farklı kılan bu kaygının boyutu diye düşünüyorum.

Bugünün mutluluk arayışındaki insanların kendilerini keşfetme gayretini yoga, meditasyon… ve benzeri uğraşların yaygınlaşmasından gözlemleyebiliyoruz.

Hızla zenginleşirken gelecek kaygılarımızın bu kadar artması ilginç değil mi?

Etiketler: gelecek kaygısı, bugün ve dün, dün ve bugün,

Yorumlar